Günümüzde en çok düşündüğümüz konular, geçmişler karşılaştırma olarak yansıyor hayatımıza. Hani hep deriz ya önceden böyle değildi vs. Aslında geleceğimizi geçmişe göre şekillendiriyoruz. Eskiden daha rahattık, daha mutluyduk, daha özgürdük gibi sözler bizleri aslında nasıl bir gelecek istediğimizden çok geçmişimize duyduğumuz özlemle başbaşa bırakıyor. Gelecek denilen şey aslında geçmişe dönüş mü bilemiyoruz. Veya gelecekten umutsuz olmamız, kendimizi bir birey gibi hissedemememiz, sorumluluklarımızın artması gibi çoğaltılabilecek durumlar nedeniyle bir kaçış içindeyiz. Geçmişe duyduğumuz özlem geleceğimizi şekillendirmeye başladı. Bunun nedeni ne peki? Sosyal yaşantı mı, ekonomik kaygılar mı, siyasi yönelimler mi yoksa tüm bunlar dışında özgürlük arayışı mı? Geçmişte yaşanılan şeylerle şu an karşılaştırıldığında gerçekleşmiş değişim bizi daha hareket edilemez bir yaşantı içinde olduğumuz düşüncesinden alıkoymuyor, evet. Ama geçmişin daha özgür olduğunu iddia etmek de geleceğe ihanet olarak karşımıza çıkabilir. Özgürlük arayışımız, kaygısız yaşantı beklentimiz en azından bu coğrafya, bu topraklar için farklılaştırılabilir bir düzeyde değişik yansımalarla karşımıza çıkabilir. Bu yansımaları anladığımız, farkettiğimiz ve harekete geçtiğimiz zaman geleceğimizi şekillendirebilecek doğru hamleleri yapabileceğimize inanıyorum.
YORUMLAR